Quantcast
Channel: Oytunla Hayat
Viewing all articles
Browse latest Browse all 837

bugüne de filmler düştü...

$
0
0

Hedef listesi yapacaktım bugün kendime...
Zihnimdekileri yazılı hale getirecektim aslında ama olmadı...
Film yazmak daha cazip geldi...
Seviyorum izlediğim filmlerdeki duygularımı yazmayı...
İyi ki yazmaya başlamışım...

Son izlediğim filmlere bir göz atın bakalım, hatta içinde izlediğiniz varsa da düşüncelerinizi yazın... Sizler ne düşündünüz izlerken merak ediyorum...




UYUYANA KADAR (2014)

Hafıza kaybı filmleri iyi işlendiyse hep güzel gişeler çıkartır... Bu filmi izlerken aklıma 50 İlk Öpücük geldi aslında... Ama türü tamamen farklı... Bu filmde geriliyoruz, üstelik benim için hayli gergin... Çok ödlek bir kadın da değilim aslında ama kalbim kaldırmıyor bazen işte...

Christine (Nicole Kidman) geçirdiği bir kaza sonucu yada biz öyle biliyoruz hafızasını yitirmiştir. Aslında tam bir hafıza kaybı da değil, sadece 24 saatlik bir hafızaya sahip.. Her gün sabah uyandığında kocası Ben (Colin Firth) hayatlarını yeni baştan özetliyor... Her yere notlar, fotoğraflar, bilgiler yapıştırılmış durumda evin... Ve yine her gün yapılacak şeyleri, neyin nerede olduğunu da anlatıyor kocası... Koca evden çıkıyor ve telefonda Dr. Nash (Mark Strong) çıkıyor karşısına... Tedavisi için birlikte çalıştıklarını, kocasının bundan haberdar olamdığını ve isterse bir çekmecede sakladığı kamera kaydını bulup izlemesini istiyor...

Her gün sabah aynı tekrardan ibaret...
Ve her gün ilerliyorlar... Her gün farklı bir atraksiyon çıkıyor karşımıza... Ve her gün yeni bir gerilim... Kim iyi kim kötü kafam karıştı... Bu kadın kime güvenip, kime inanmalıydı...

Bir an şüpheler koca da, diğer gün doktorda... Hem kim kime karşılıksız bu kadar özverili yardım eder ki...

Nicole Kidman oyunculuğunu sevdim yine... Soğuk güzelliği ve bakışları çok iyi uymuş filmdeki kadın karakterine...
Colin Firth'de Ben karakterinin hakkını vermiş ama sanki doktor yerine farklı biri olsaydı daha iyi olabilirdi gibi geldi bana... Biraz eksik kalmış ya da bana öyle geldi...

Filmin sonunu tabi ki anlatmayacağım...

Ama son beni benden aldı... Tüm gerilimi atıp üstümden güzel duygular her yerimi sardı...

Kitabının da olduğunu filmi izledikten sonra öğrendim. Eminim kitapta iyidir...

Şayet izlemediyseniz izleyin diyorum ve bu filmi de SEVDİMMMMM kategorisinde hafızama atıyorum :)


SAMBA / HAYATIMIN ŞANSI (2014)

Samba (Omar Sy) Senegal'den biraz daha iyi şartlarda yaşamak ve para kazanabilmek için Fransa'ya göç etmiştir. Amcasıyla birlikte yaşamaktadır ve sınırdışı edilmemek için oturma izni almaya çalışmaktadır.

Alice (Charlotte Gainsbourg) ise çalışmış olduğu şirkette yaşadığı sorunlardan dolayı aldığı psikolojik tedavinin bir parçası olarak göçmenlik bürosunda gönüllü olarak çalışmaktadır.

İşte Samba ve Alice'in hayatlarının  kesişmeleri de bu göçmenlik bürosu sayesinde olmuştur. Birbirlerinden duygusal olarak etkilenmişlerdir ve birbirinden tamamen farklı hayatlara sahip olsalar da birbirlerinin hayatlarına dahil olmayı başarmışlardır....

Peki ben ne hissettim bu filmde... Sıcaklık :)
Oyuncular gerçekten çok iyiydi... Dram diyebileceğimiz filme yine kendisi de göçmen olan Wilson (Tahar Rahim) karakteri farklı bakış açısı ve cingöz umursamazlığıyla komedi unsurunu katmış... Karakterin canlılığını ve güvenilmez biri gibi gözükmesine rağmen sadık dostluğu çok sevdiklerim arasında...

Bir yılbaşı partisiydi sanırım, yeni yılla ilgili dileklerini söylüyorlardı göçmen bürosundaki çalışanlar ve göçmenler... O bölüm özellikle en sevdiğim bölümdü...

Yaşam mücadelelerini ve duygusal bağlarını oldukça güzel işleyen film oldukça samimiydi... Sadece kopuk kopuk verilen sahneler biraz rahatsız etti beni ama yüzümdeki sıcak gülümsemeye tabi ki engel olamadı...

Herkesin hayatında bir şansı mutlaka vardır... Sadece iyi değerlendirmek lazım...

Festival filmlerini seviyorsanız bu filmi de kaçırmamalısınız bence...

Sonuç olarak ben bu filmi SEVDİMMMMMMM :))






MAVİ YASEMİN (2013)

Woody Allen filmlerini genelde severim... İnce ayarları vardır çoğunlukla filmlerinin... Bu filmde de öyle ama burada filmden daha çok öne çıkan tek isim var Cate Blanchett...

Bir ara kadının rol yapmadığını sanki kendisi öyle de doğaçlama yapıyor olduğunu bile düşündüm. Ki bu rolle zaten 2014 Oscarında en iyi kadın oyucu ödülünü kadın göstere göstere almış... Bize de alkışlamak düşer :))

Gelelim filmimizin konusuna...
Çok farklı bir konusu yok aslında... Jasmine (Cate Blanchett) oldukça zengin bir işadamıyla evlidir; Hal (Alec Baldwin). Fakat Hal göründüğü kadar başarılı bir adam değil, dolandırıcı ve üçkağıtçının tekidir... Birgün yakalanır (acaba neden) ve tüm varlıklarını kaybederler...

Jasmine 'in üvey kız kardeşi Ginger ( Sally Hawkins) 'in yanına gitmekten başka çaresi yoktur... Ama yalnız değil tabi ki psikolojik problemleriyle...

Yeniden hayat standartlarını yükseltme çabasına giren Jasmine problemleriyle Ginger'ın hayatını da alt üst etmektedir bu arada tabi... Düşünsenize kendi hayatınızda halinizden şartlarınızdan memnunken sürekli konuşan, sürekli ağlayan, sürekli bağıran, sürekli sizi ve çevrenizi aşağılayan bir abla ile hayat nasıl olur ? Ama kıyamam Ginger o kadar pozitif ki... Bildiğin pollyanna kaçmış içine :)))

Sonu mu ? Onu siz izleyin artık :))

Filmin müziklerini çok sevdim... Ara ara dinliyorum hala :)
Filmde sürekli bir geçmişe dönüş var... Filmin sonundaki detayları zaten bu geri dönüşlerle veriyorlar... Son ucundan azıcık şaşırtıcı :))

Bir konuda uyarmam lazım yalnız... Film çok akıcı bir konuya sahip değil... Daha çok karakter üzerinden ilerleyen bir film... Ama herşeye rağmen sırf Cate Blanchett'in kusursuz oyunculuğu için izlenebilir bir film...

Sonuç olarak ben bu filmi SEVDİMMMMM ♥




SON AŞK (2013)

Duygusal başlayan bir film... İlk sahnesinden çok etkilenerek başladım filme... Ölen eşinin başından ayrılamayan, vedalaşamayan Matthew (Michael Caine) 'ın dramatik duruşu oldukça etkiliydi... Haliyle sonradan hayata küsüyor...

Ve bir gün Pauline (Clemence Poesy) ile karşılaşır... Artık Matthew Morgan hayata yeni bir bakış açısıyla bağlanacaktır... Son aşk :)

İster genç ol, ister yaşlı aşk enerjini yükseltiyor... Bu filmde de bunu görüyoruz... Pauline ve Matthew birbirlerinin hayatlarına dokunmayı başarmışlardır artık...

Matthew açısından hiç de kolay değildir aslında bu aşk... Karşısında kızı kadar bir genç kız vardır... Aslında birbirlerine duydukları ilgi farklıdır... Ve bu da Matthew'i  bunalıma sürükleyecektir....

Oğlu ve kızı da klişe olarak bu ilişkiyi öğrendiklerinde rahatsız olmuşlardır...

Ve böylece devam edecektir film... Çok büyük bir sürpriz yok... Sondaki geçişi çok sevdim ama...

Ancak ilişkiler var... Baba-kız / baba-oğul / kız-oğul / anne-kız vs sonsuz çoğaltılabilecek ilişkiler zinciri... Birbirine yansımaları.... Sevgileri... Nefretleri... Dersleri...

Hani Nazım Hikmet der ya Tahir ile Zühre 'de ;
" Yani sen elmayı seviyorsun diye elmanın da seni sevmesi şart mı? "
O misal belki...

Sonuç olarak ben filmi SEVDİMMMMM ve size de diyorum ki bu ilişki ve yansıma zincirinin hatırına bu filmi izleyebilirsiniz...


Ruhumuzu doyurabildiğimiz bir gün olsun ♥
Sevgiler...



Viewing all articles
Browse latest Browse all 837

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Yildiz yükseltme


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue