Yeni bir kar yağışıyla günaydın...
Bir yandan grip, bir yandan kar...
Bugün işe gelmesem mi acaba dedim ama kar tutarsa hakkımı yarına sakladım :)
Evet bugün nostalji günü :)
Genelde bu yazıları tamamen kura gibi seçiyorum...
Eğer çok kel alaka birşey çıktıysa ikinci bir şans daha tanıyorum kendime...
Bugün ama bingo...
Hem Pazar yazısı güne uygun, hemde taaaa o zamanlardan bu zamanlara çok da birşey değişmediğinin kanıtı aslında...
Ben hep kakılmış, hep kakılmış...
Eski yazı işte burada...
Ama ben bir copy paste olayınıda gerçekleştirdim tabi :))
Evimin bal dök yala haline bayılırım ben. Genç kızlık dönemlerimde bu sebepten evimizi bile yaktım :))
Hoş o zamanlar kronik derecede temizlik hastasıydım, şimdi oldukça törpülendim...
Temizlik yaparken bilumum deterjanı birleştirip tam missss gibi dediğimde birde üstüne yemek yapmaya kalkışınca ploppppp diye mutfağımızın tavanı alev almıştı :) Böyle ilginç alev alma ben hayatımda görmedim, görmiyim de zaten... Mutfak tülü üstten eriyip pat yere düşmüştü... Sadece tül, badana ve is zaiyatı verip konu kapanmıştı. Tabi uzun süre annem bana temizlik yapmayı yasaklamıştı :) Yangın zaiyatını temizledikten sonra tabi ki :)))
Şimdilerde ise ehhhhh durumundayım. Hele depresyonlu anlarımdaysam ev ben gidiyorum diye bağırsa umurumda olmuyor :) Mesela son iki haftadır dur gitme diyorum evcağızıma.... Çok inatçı çıkınca profesyonel destek bile alındı, düşünün artık halimi....
Dün dedimki kendi kendime, ev temiz sen çamaşırını yıka, ütünü yap, yemek yap, birkaç eşyanın yerini değiştir... Keyfince davran yani :))
Ama yok arkadaş evde durdukça iş ürüyorda ürüyor...
Mesela;
Oğluş çizgi film keyfi yaparken yesin diye yapılan meyve salatası halının ortasına hoooop dökülür ve baştan başa halı tekrar kırklanır...
Güzel bir pasta tarifi deneyelim derken yapılan krema mikserle çırpılırken mikser çalışırken kremadan çıkartılır ve krema cenneti olan mutfak yeniden elden geçer.....
Tam ütüm bitti diye sevinirken balkonda salım salım salınan çamaşırların unutulduğu fark edilir ve tam bilfiil 3 saat ütü yapılır ama yinede bitirilemez. Nazar bocuğu olarak 1 sepet ütü hala beklemektedir...
Oğluş kitap okurken birden resim yapmaya başlar ve pastel boyaları kalemtraşla açarak un ufak eder. Halıya yapışan pastel parçacıklarını görünce annenin kat sayısı yükselir... Zira o pastel kırıntılarını halıdan çıkartmak tam 1 saatini alır :(
Anne söylene söylene halıyı temizleyedursun, oğluş boş durmaz bu arada... Cıbıldak cıbıldak hatun resimlerini gazeteden kesicem derken zaten hala nemli olan oturma odası halısına gazeteleri sürtmek sureti ile kapkara yapar !!!! Tabi bunu görünce ben koparım :((
Tam herşey bitti, şöyle bacaklarımı uzatarak kesilmiş gazeteden kalan yerleri okuyum derken doca işten koşa koşa gelip banyodaki musluğa bir aparat takmaya kalkışır. Amaç ellerimizi yıkarken su sıçramayacakmış... Ama bu arada banyo su içinde kalmıştır... Hiç de önemli değildir nede olsa bundan sonra su sıçramayacak ya !!!!
En son bombayıda akşam yemeğindeki ketçap yapmıştır. Oğluşun yine hiç bir suçu yoktur zira ketçap kapağı açıkken de sallanabilir nede olsa... Duvarda kan kırmızı doğal bir resim oluşmuştur...
Kalkış: 09:00
Yatış : 00:30
Poposu yer görmeyen ben...
Nede güzel bir pazar dimi keyifli keyifli...
Bundan sonra Pazar günü evde oturan ne olsun....