Geçen haftalarda bitirdim kitabı...
Kafamı toparlayıp ancak yazabiliyorum...
1907 - 1926 seneleri arasındaki dönemde İttihat ve Terakki Döneminden bir kesitle çıkmış bu sefer karşımıza Ahmet Ümit....
" Cesaretin ırklarla, milletlerle alakası yoktu. En az öteki milletler kadar cesurduk biz de. Sadece fert olarak yeterince gelişmemiştik. Abdulhamit'ten ya da Osmanlı devrinden bahsetmiyorum, bu toprakların evveliyatı da böyleydi. Hep güçlü hükümdarlar, güçlü devletler... Öyle büyük bir baskı vardı ki insanların üzerinde, fert ortaya çıkamamıştı bir türlü. Kimse kendisi olamamış, hep bir lidere, bir öndere ihtiyaç duymuştu. Zannederim bu sebepten, sadece iki kişinin karşılıklı karar verdiği, teke tek yapılan düello bizde yaygınlaşmamıştı. Onun yerine bir güce dayanarak, düşman saydığımız kişileri yok etmeyi tercih etmiştik hep. Böylece; linç, pusu ve jurnal en çok başvurduğumuz metodlar olmuştu."
Baş karakterimiz Şehsuvar Sami... İttihat ve Terakki'nin fedaisi... Selanik'li vatansever... Aynı zamanda aşık... Ester'e...
Ester.... Güzeller güzeli diye anlatıyor Şehsuvar Sami.. Biraz da asi... Ama tam bir sanatsever... Paris hayalleri var birlikte, ama en çok da Ester'in hayali...
Ayrılık sancısı... İkisinin de kendine göre sebepleri var...,
Olaylar da bu ayrılık sancısıyla kıvranan Şehsuvar Sami'nin Ester'e yazdığı mektuplar aracılığıyla ilerliyor... Hem kendi duygularını anlatıyor mektuplarında, hem de o dönemdeki olayları...
Yaşadığı günlerin eziyeti, yorgunluğu da tabiki...
Kitap hakkında bu kadar bilgi yeterli sanırım. Ben ne hissettim kitap boyunca onu anlatayım ben en iyisi...
Tarihe ilgim hiç olmamıştır... Ezberim iyi olmadığından belki de... Lisedeki tarih hocamın antipatik eziyetleri de buna çokça katkı sağladı da diyebilirim... Birçok şeyi bilirim ama üstünkörü.. Detaylarını hatırlamam...
Bu kitabı okumak o yüzden biraz zor oldu benim için... Dönem olaylarını bilsem de detaylarını kavrayabilmek için sürekli google namzetlerine başvurmam gerekti... Kim kimdir ilk sayfalarda biraz karıştı ama sonrasında toparladım...
Tarih severler daha rahat okuyup, dönemin detaylarına inebileceklerdir eminim...
Dönemin illegal fedaisi Şehsuvar Sami ilk önce beni tutarsızlıkları ve suskunlukları ile kızdırsa da ilerleyen sayfalarla sevdiğim bir karakter haline büründü...
İşin tarihi kısmına hiç değinmeyeceğim, tarih bilgimin ne olduğu belli... Boş boş konuşmaya gerek yok...
Kitabın sonu beni çok şaşırtmasa da beklentim dışındaydı... Hele aşıklardan birini en ince detayına kadar ne hissettiğini öğrenmişken aşkın diğer yüzü Ester'in de ne hissettiğini kısa da olsa okumak isterdim... Bu da benim kitapla ilgili beklentimdi...
Bu kitapla birlikte Selanik'i çok merak ettim aslında.... Bol bol resimlerine baktım, eski ve yeni dönem... Pera Palas otelinde bir kahve içmek istedim... Sakızlı rakı hala üretiliyor mudur merak ettim... Ferah Tiyatrosu binasına ne oldu hakikaten bir de ?
Her zamanki Ahmet Ümit kalıplarından uzak olsa da okunası bir kitap "Elveda Güzel Vatanım". Farklı bir yolculuk... Çok sevdim diyemeyeceğim ancak ruhda bıraktığı hissiyat güzel...
" Ne para ne kadın, bence ahlakın baş düşmanı iktidar. Ahlaktan yoksun iktidar makamı, ya hırsız yapar insanı yada soysuz. Ne yazık ki insanoğlu iktidar denilen o büyük kudretle başa çıkmayı henüz başaramadı, bundan sonra başaracağı da kuşkuludur."