Quantcast
Channel: Oytunla Hayat
Viewing all articles
Browse latest Browse all 837

Nejat İşler diyince bende hep akan sular durur....

$
0
0

Seviyorum uleynnnn diye bir başlık atasım gelmişti, vazgeçtim :)
Hafif hayal kırıklıklarım oluştu sanki...
Ama dur şimdi lütfen bu lafımın üzerinde durma, ilk önce filmi anlatayım sonra filmle alakasız hayal kırıklığımı anlatayım...
Bu arada izlemeyen varsa, spoiler vermeden anlatmaya çalışacağım...
Bu da ön notum olsun...


İKİMİZİN YERİNE (2016)

Vizyona ilk girdiğinde gitsem diye kıpırdandığım, sonradan vazgeçtiğim ve dayanamayıp gittiğim bir film kendisi...
Nejat İşler vardı, Zerrin Tekindor vardı evet gitmeliydim ama Serenay Sarıkaya ile Nejat İşler olmuş muydu acaba sorusundan vazgeçip internete düşünce izlerim moduna girmem ve çıkmam... Hikayem bu işte :)))

18 yaşındaki Çiçek (Serenay Sarıkaya) ile 40 yaşındaki Doğan (Nejat İşler) 'ın muhteşem aşkı olarak lanse edilen film aslında içinde aşkı da barındıran bir dram.... Çok da laylaylom bir havası yok anlayacağınız...

Küçük bir kasabada geçiyor... Hangi kasabada geçtiğini film boyunca öğrenemediğim gibi, hala da öğrenebilmiş değilim :)

Filmin yıldızı anne Ülkü rolüyle seyrettiğimiz Zerrin Tekindor... Kadının gözleri yetiyor film boyunca... Ne hissettiğini gözlerinden takip ediyorum... Ve o kadar gerçek gibi ki duyguları, onun gözünden bakıyorum tüm film boyunca...

Yer yer yeşilçamımsı bir hava, yer yer aman tanrım diye bir gerilme hissi, uçuş uçuş aşk hallerinin saçmalamaları ve acı gerçekler...
Evet zannederim bana bu filmi tek cümleyle anlat deseler böyle anlatırdım...

Bazı yerlerde tutarsızlıklar, kurgu hataları yok değil filmde ama çok da batmadı gözüme gözüme... Olay döngüsüne ve ne olacak hissine o kadar kaptırmışım ki kendimi üzerinde çok durmadım...

Gelelim hayal kırıklığıma... Nejat İşler'im yakışıklım yaşlanmış ya artık...  Hahh sen yerinde saydın sanki Şebo demeyin bana vallahi üzüldüm... Kendi kırışıklıklarıma bile bu kadar üzülmüyorum...
Hele ki bir de filmin bazı yerlerinde üzerinde 2 beden bol ceketle  saçlarını yandan ayırıp taramamış mı... Buyur amca geç içeri diyesim geldi :))) Sonlara doğru öğretmen kimliğinden çıktığı için belkide üzerine 2 beden büyük gelen ceketi çıkardı da rahatladım :))

Teras sahneleri biraz klişeydi belki ama orada karşılanan gün doğumlarını sevdim....

18 yaşındaki bir genç kız ve 40 yaşında bir öğretmen birbirine aşık olur mu, onun tartışmasına girmek istemiyorum... Filmin hissiyatı beni daha çok ilgilendiriyor...
İnekler mor olunca reklamlarda, mor inek mi arıyoruz bağda bahçede...

Filmi benim için en özel sahnesi bir şiir sahnesidir... Hayatımın ara dönemeçlerinin birinin tatlı esintisi vurdu yüzüme o şiir okunurken... Sırf o şiir tam da orada olduğu için film berbat bile olsa -ki değil- ben tatlı bir tebessümle ayrılırdım filmden, biliyorum... Hoş tatlı bir tebessümün eşliğinde gözüne fener tutulmuş tavşan gibi çıktım filmden o ayrı mesele :))) Zerrin Tekindor sağolsun :)))
Anlatmayacağım merak etme, sadece izlersen şayet anne Ülkü'nün son görüntüleri derim, izleyince anlarsın beni....

Kısa kısa, karışık oldu bu sefer filmi anlatmam... Hayattaki cümlelerim bazen böyle oluyor işte...
Sonuç olarak SEVVDİMMMM bu filmi...
Konuyu tatlıya bağlayıp, o güzel şiirle bitirelim o zaman bu yazıyı....
Mutlu haftalar ♥




Çocuksun Sen


Dünyanın dışına atılmış bir adımdın sen 
Ömrümüzse karşılıksız sorulardı hepsi bu 
Şu samanyolu hani avuçlarından dökülen 
Kum taneleri var ya onlardan birindeyim 
Yeni bir yolculuğa çıkıyorum kar yağıyor 
Bir aşk tipiye tutuluyor daha ilk dönemeçte 

Çocuksun sen sesindeki tipiye tutulduğum 

Dönüşen ve suya dönüşen sorular soruyorsun 
Sesin bir çağlayan olup dolduruyor uçurumlarımı 
Kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman 
Birisi adres sorsa önce silaha davranıyorum 
Kekemeyim en az kasabalı aşklar kadar mahçup 
Ve üzgün kentler arıyorum ayrılıklar için 
Bir yanlışlığım bu dünyada en az senin kadar 
Ve sen kendi küllerini savuruyorsun dağa taşa 
Bir daha doğmamak için doğmak diyorsun 
Ölümlülerin işi bir de mutlu olanların 
Onların hep bir öyküsü olur ve yaşarlar 
Bırakıp gidemezler alıştıkları ne varsa 
Çocuksun sen her ayrılıkta imlası bozulan 
Susan bir çocuktan daha büyük bir tehdit 
Ne olabilir, sorumun karşılığını bilmiyor kimse 
Kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman 
Bir kaza olsa adı aşk oluyor artık 
Aşksa dünyanın çoktan unuttuğu bir tansık 
Seni bekliyorum orda, o kirlenen ütopyada 
Kirpiklerime düşüyorsun bir çiy damlası olarak 
Yumuyorum gözlerimi gözkapaklarımın içindesin 
Sonsuz bir uykuya dalıyorum sonra ve sen 

Hiç büyümüyorsun artık iyi ki büyümüyorsun 
Adınla başlıyorum her şiire ve her mısrada 
Esirgeyensin bağışlayansın, biad ediyorum. 
Çocuksun sen ve bu dünya sana göre değil 


Çocuksun sen sesinin çağlayanına düştüm 
Bir çiçeğe tutundum düşerken, ordayım hâlâ 
Sallanıp durmaktayım bir saatin sarkacı 
Nasıl gidip geliyor gidip geliyorsa öyle 
Zaman benim işte, nesneleşiyor tüm anlar 
Dursam ölürüm paramparça olur dünya 

Çocuksun sen sesinin çağlayanına düştüğüm 

Uçurum diyordun bir aşk uçurum özlemidir 
Bırakıyorum öyleyse kendimi sesinin boşluğuna 
Tutunabileceğim tüm umutları görmiyeyim için 
Gözlerimi bağlıyorum geceyi mendil yaparak 
(Gözlerim bir yerlerde daha bağlanmıştı, bunu 
Unutmuyorum unutmuyorum unutmuyorum hiç) 
Bir rüzgâr esse ellerin fesleğen kokuyor 
Kırlangıçlar konuyor alnına akşamüstleri 
Bu yüzden bir kanat sesiyim yamaçlarda 
Üzgün bir erguvan ağacıyla konuşuyorum 
Ayrılığın zorlaştığı yerdeyim ve dalgınlığım 
Bir mülteci hüznüne dönüyor artık bu kentte 

Çocuksun sen alnına kırlangıçlar konan 

Bir bulutun peşine takılıp gittiğimiz yer 
Okyanus diyelim istersen ya da sen söyle 
Batık bir gemiyim orda, seni bekliyorum 
Upuzun bir sessizliğim fırtınalar patlarken 
Gövdem köle tacirlerinin barut yanıkları içinde 
Ve gittikçe acıtıyor yaralarımı tuzlu su 

Çocuksun sen, büyümek yakışmazdı hiç 
Gülüşünün kokusuyla yeşerdi bu elma ağacı 
(Soluğunun elma kokması bundandı belki) 
Bir elma kokusuna tutundum düşerken 
Sallanıp durmaktayım bir saatin sarkacı 
Nasıl gidip geliyor gidip geliyorsa öyle 

Çocuksun sen, çocuğumsun

AHMET TELLİ






Viewing all articles
Browse latest Browse all 837

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Yildiz yükseltme


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue