Quantcast
Channel: Oytunla Hayat
Viewing all articles
Browse latest Browse all 837

Bu kitaplar çocuklara #3

$
0
0

Çocuk kitapları serisini ne zamandan beri yazmadığımı hatırladım. Son dönemde birlikte okuduklarımızı son sürat yazayım bari dedim. Aslında bu bölüme ikimizin de okuduğu kitapları yazıyorum. Sadece Oytun'un okuduğu kitapları da koymaya başlasam fena olmayacak. Sevdi/sevmedi notunu koyabilirim sadece. Düşüncelerini sen yaz desem öldürsen yazmaz biliyorum ama yazsa ne güzel olur aslında... Bunu da bir ara değerlendirelim ergenimle, önyargılı olmayayım değil mi? Bir sorayım en azından.

Biz şimdilik ortak okuduğumuz kitaplara geçelim en iyisi...


UÇAN SINIF / ERİCH KASTNER

Bu kitap bana sevgili Esranın hediyesiydi. Sahaftan almış benim için ve "çok seveceğine eminim bu kitabı" notuyla göndermişti.  Burada senelerdir birbirimizi okuya-yaza birbirimiz hakkında ne çok şey öğrendik aslında, en çok da sevdiklerimizi ♥ Dolayısıyla beni tam da on ikiden vuran bir kitap oldu bu kitap...

Eğlendirirken düşündüren, her farklı çocuk karakteriyle bambaşka bir bakış açısı yakalamanızı sağlayan, ara ara öğütler veren, koşulsuz sevmeyi, dayanışmayı kısacası hayatta var olan bir çok duyguyu barındıran bir kitap. Okurken niye ben bu kitabı daha önce okumadım dedirten hatta....

Sanki biraz bizim "Hababam Sınıfı" mızı andıran ama duyguları daha yoğun yaşatan bir kitap...

Jonathan Trutz, Uli, Matthias, Martin, Fridoli, Kreuzkamm, Sigara İçmez, Justus karakterleriyle kâh kartopu savaşı yaptığınız, kâh duvardan atlayıp okuldan kaçtığınız, kâh en iyi ödevi yapan kişiye tüm ödevleri yüklediğiniz, kâh güzel bir tiyatro oyununa hazırlandığınız hikayelere uçtuğunuz bir kitap...

Bence çocuklar için biçilmiş bir kaftan, biz yetişkinlere de hala çocuklar kadar masum olabilmeyi öğreten bir kitap...

O sebeple mutlak okuyun, çocuğunuza okutun dediğim bir kitap kendisi...  Oytun'la ikimizin naçizane tavsiyemizdir anlayacağınız ♥

Bu arada benim gibi yılbaşı üzeri okursanız daha da şahane anlamlı olacaktır diyorum :)


* Yetişkin bir insan nasıl olur da günün birinde, çocukların bazen ne kadar üzüntülü ve mutsuz olabileceklerini hiç hatırlamayacak kadar kendi gençliğini unutabilir? (Yeri gelmişken, sizden bütün kalbimle rica ederim: Kendi çocukluğunuzu asla unutmayın! Bana söz veriyor musunuz? Söz mü?)

* Yalnızca; Kendinizi kandırmayın ve başkalarının da sizi kandırmasına izzn vermeyin. Bir şeyler ters gittiğinde, korkmayın. Belanın üstüne gitmeyi öğrenin. Şanssızlığa uğradığınızda, pes etmeyin. Kuyruğu dik tutun! Nasır bağlayın!
  Boksörlerin dediği gibi, yumruk yerken, sağlam durmalısınız. Yumruk yemeyi ve sindirmeyi öğrenmelisiniz. Yoksa hayatın size attığı daha ilk tokatta nakavt olursunuz. Çünkü hayatın eli ağırdır, beyler! İnsan böyle bir tokat yediğinde, buna hazırlıklı değilse, küçük bir karasineğin öksürmesi bile yeter, burnunun üstüne iki seksen uzanıverir.

* Doktor Bökh pencereye yaklaştı ve camdan dışarı baktı. Yüzünü çocuklara çevirmeden, "Niçin bana sormadınız?" dedi. "Bana bu kadar az mı güveniyorsunuz?" Döndü. "O zaman cezayı ben hak ediyorum! Çünkü yaptığınız hatada suç benim."

* Bir öğretmen kesinlikle değişime açık olmalıdır. Yoksa öğrenciler erkenden yataklarına yatar, derslerini de kasetten dinlerlerdi. Yo, hayır, insan olan öğretmenlere ihtiyacımız var, iki bacaklı konserve kutularına değil! Bizi geliştirmek istiyorlarsa, önce kendileri gelişmek zorunda olan öğretmenlere ihtiyacımız var.

* Yaşamak güzel olmasa diye düşündü Jonathan Trotz, gülünç olurdu!

* İşlenen her suçta, suç sadece o suçu işleyende değildir, suçun işlenmesini engellemeyen de suçludur.

* Merdivenin tepesinden atladığını rüyasında görse inanmayacak o kadar çok korkak vardır ki. Elbette atlayacak kadar ümitsizliğe kapılmadıysa.

* Gençliğinizi unutmayın! İnsan sizin gibi henüz çocukken, bu sözler gereksiz gelebilir. Ama gereksiz değil. Bize inanın!





MUCİZE / R.J. PALACIO

Bu sıralarda filmi gündemde olan kitabımız...
Filmden önce kitabını okumak istediğimden filmi hala bekletiyorum.  Ben okumayı bitirsem de Oytun henüz bitiremedi maalesef.  Ödevler, sınavlar, bir de okul içinde toplu okudukları kitaplar derken fırsatı kalmıyor... İnşallah o da bitirecek ve birlikte filmini izleyeceğiz :)

Bu kitabın bendeki şanssızlığı Uçan Sınıf'tan sonra okumaya başlamam sanırım. Diğer kitap beni o kadar etkilemişti ki bu kitap daha yavan kaldı peşpeşe okuduğum için... Keşke ara verip araya başka tarzda kitap soksaymışım dedim ama iş işten geçti işte...

Gelelim biz kitaba;

" Sihirli bir lamba bulsaydım ve tek bir dilek hakkım olsaydı, hiç kimsenin fark etmeyeceği sıradan bir yüzüm olmasını dilerdim. Sokakta yürürken insanların beni görüp hemen başka tarafa bakıyormuş gibi yapmamalarını dilerdim. Ne düşünüyorum biliyor musunuz? Sıradan olmamamın tek nedeni, kimsenin beni öyle görmemesi." 

Kitabımızın kahramanı August yaşama yenik başladığını düşünen 10 yaşında bir çocuk. Yüzünde büyük bir anormallikle doğan August bir sürü ameliyat geçirmiş, hatta uzun süre yaşaması bile öngörülmemiş bu ameliyatlar sonucunda. Ailesinin özellikle annesinin gösterdiği bakım ve ilgiyle bir mucizeyi gerçekleştirmiş aslında.

O yaşına kadar evde eğitim gören August'un gerçek bir okula başlamak zorunda kalmasıyla oluşan hikayesini anlatıyor kitap. İlk önce August'un gözünden aktarılıyor... Daha sonra ablası Via, arkadaşları Summer, Jack, Miranda, Justin gözünden de aktarılarak duyguların çeşitlendirilmesi sağlanıyor. Bu şekilde anlatım, kitabın en güzel özelliklerinden bence. Çocuklara başımıza geldiğini düşündüğümüz şeyin aslında farklı bir bakış açısı ile bakıldığında farklılaşabildiğini gösteriyor. Empati yapabilmenin güzelliğini anlatıyor.

Kitap konusu itibariyle hüzünlü bir kitap, karamsar bir yapısı yok ama. Hatta ara ara güldürüp eğlendiriyorda... Okuması kolay, yalın bir dili var. Çocuklar çok rahat okuyabileceklerdir bu kitabı...
Kendilerini karaktere kaptırırlarsa da su gibi akacaktır eminim...

Çocuğunuzla birlikte çok rahat okuyabileceğiniz bu kitabı hâlâ okumadıysanız okuyun efenim... Evet ben çok ayıldım bayıldım diyemiyorum bu kitaba ama mazeretim sıralama hatamdan kaynaklanıyor. Sizin seveceğinizi düşünüyorum...

* Küçük çocukların hislerinizi incitmek için bir şey söylememeleri güzeldir, gerçi bazen söyledikleri şeyler incitici olabilir. Yine de ne dediklerinin tam olarak bilincinde değillerdir. Ama büyük çocuklar ne söylediğini bilir.

* Bu öğreti, yaptığımız şeylerle anımsanmamız gerektiği anlamına geliyor. Çünkü en önemli şey eylemlerimizdir. Onlar görünüşümüzden ya da söylediklerimizden çok daha önemlidir. Eylemlerimiz, ölümlülüğümüzü aşar. İnsanların ölen kahramanların ardından yaptıkları anıtlara benzer. Mısırlıların, Firavunlarını onurlandırmak için inşa ettikleri piramitler gibi. Ama bizim anıtlarımız taş yerine, insanların bize dair anılarından oluşur. İşte bu yüzden eylemlerimiz, anıtlarımız gibidir. Taş yerine, anılardan inşa edilir.

* Her şey rastlantısal değildi, eğer olsaydı evren bizi tamamen terk etmiş olurdu ve evren bizi terk etmiyor. En kırılgan oluşumlarını bizim göremediğimiz yollardan gözetiyor. Seni gözü kapalı seven ailen gibi. Ve sadece insan olduğu için kendini suçlu hisseden ablan gibi. Senin uğruna arkadaşları tarafından terk edilen, boğuk sesli, küçük bir çocuk gibi. Hatta fotoğrafını cüzdanında taşıyan pembe saçlı bir kız gibi. Evren belki bir piyangodur ama eninde sonunda karşılığını verir. Evren tüm kuşlarını gözetir.

* Herkes hayatında en az bir kez ayakta alkışlanmalı.








Viewing all articles
Browse latest Browse all 837

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Yildiz yükseltme


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue