Merhaba dostlar ♥
"Bu hafta" yazılarımı aksatıyorum değil mi ? İlk hafta tatil, ikinci hafta yoğunluk gibi mazeretlerim vardı... Bu hafta da üşengeçlikte son noktadayım ama kendi kendimi sürekli dürte dürte geldim işte :)
Yukarıdaki köpekten pek bir farkım yok ruh hali olarak...
Anladınız siz beni ;)
Bu arada neler yaptığıma gelecek olursam aslında çok da bir atraksiyonum yok. 1 haftalık tatilimde yazlıktaydım. Deniz halime acımış olacak ki pek güzeldi. Hep bir çarşaf moduyla beni kendine her gün aşık etti. Fakat dinlendim diyemeyeceğim. Malum 1 bebe, 1 ergen, 3 birbirinden farklı tellerde kadın tatilde evde buluşursa bizim ki de öyleydi işte. Kalkmamız bir koşuşturmaca, yatmamız ayrı bir koşuşturmaca. Bu sene hain domdomlar bir de bana mutfağı devrettiler. Allahım 1 aylık mutfak istihkakımı 1 haftada doldurdum yeminle.
Ben öyle yemek yapmasını seven bir tip değilim, ama yemesini severim o ayrı mesele. Mutfakta benim tek ilgimi çeken pasta börek mevzularıdır. Onu da çok yüklemeyeceksin, eror veriyorum hemen 😅😅
1 hafta boyunca bu bebelerin ve kadınların nasıl karnı doyurulur diye karalar bağladım. Allahtan yemek seçmeyen bir kitleye sahiptim de kimi zaman kısır dayadım önlerine, kimi zaman salata, kimi zaman da gayet üslubunda bir sofra kurdum gıkları çıkmadı garibanların. Rüzgar nereden eserse artık 😉
Akşam bebeleri uyutup bol bol film izledik; Sofra Sırları, Sen Kiminle Dans Ediyorsun, Ölümlü Dünya, Yol Ayrımı, Cebimdeki Yabancı... Balkonda yazlık sinema tadında seyrediyoruz ya keyifliydi bu sebeple... Tabi bu filmleri izlerken aklımda Limonata Tadında Film Maratonu etkinliğindeki izleyeceğim filmler vardı ama yapacak bir şey yok. Diyorum ya hepimiz ayrı tellerdeyiz. Ancak Türk filmlerinde buluşabildik :) Bir ara yazarım filmlerin ayrıntılarını da...
Ayvalık Antika Pazarına gittik ama geçen seneki kadar keyifli değildi. Satıcı sayısı azdı. Ya bize öyle denk geldi ya da bu kriz onları da vurdu. Neşesi kaçmıştı pazarın... Bu arada aklınızda bulunsun yine de Ayvalık'ta yaz sezonunda her Cumartesi Antika Pazarı kuruluyor. Yolunuz düşerse uğrayın mutlaka ;)
Bu hafta da Çamlıbel Köyünde pazar kurulduğunu duyduk. Koştur koştur attık kendimizi. Küçük ama keyifli bir pazardı. 5-6 tezgah ancak vardı ama sohbet, muhabbet gırlaydı... Deli bir yağmura yakalanıp pazar keyfimizi yarıda kesmek zorunda kaldık ama yine de değdi.
Yağmur demişken Cumartesi de Assos'ta yakalandık yine. Ama öyle böyle değil. Gök delindi sanki. Tam da denize girmeye hazırlanıyorduk. Tabi ki engel olmadı denize girmemize.... Biliyorum yıldırım çarpma olasılığı var, o kalabalıkta bizi bulmaz elbet gibi bir Temel kafasındaydık 😅😅😅 Bu yağmurda ilk denize girişim değildi. Gençlik yıllarında epey yapmıştım. Fakat algı değişikliği sanırım, en keyiflisiydi diyebilirim bu seferki... O damlaların su yüzeyinde baloncuk baloncuk olmasından tut da hızlanınca çıkardığı görüntü eşsizdi. Hele sırt üstü yatıp yağmurun sesini dinlemek sanki gazoz havuzunda yüzüyormuş hissi yarattı. Demek ki yaş aldıkça insan farklı algılara sahip oluyormuş dedim. Daha önce hoppidi hoppidi olan eylemler daha bir huzura devrediyor ve daha farklı keyiflere sebep oluyormuş...
Bizdeki haller böyle işte.... Sabah başladığım yazıyı kesik kesik ancak bu saatte sonlandırabiliyorum. Ne şahane değil mi 😒
Kendinize iyi bakın e mi ♥