Hafta sonunu sürekli tatil modunda film izlersen hafta içinde de eteklerin alev almış gibi dolanırsın...
Hani derler ya yediğin hurmalar, tırmalar diye ahahaaa :))
İşte o haldeyim...
Koştur koştur eve git, bir gram yemek yok evde...
Dün gece yarısına kadar bir kaç çeşit yemek yaptım da, hafta sonuna kadar ilavelerle kotarırım işi :)
Şükür ♥
Oytun Efendi ile hala kavga kıyamet gidiyoruz okul konusunda...
Burnunu sil dedim diye küstü bana adam...
Neymiş efendim ben onu çok zorluyormuşum...
İyiliğini mi istiyormuşum bakalım.... Babaabbaaaa laflara gel laflara...
Şimdi küstüm oynamıyorum diyorum ahahaaaa :)))
Yumuşak karnından vurdum onu :)
Biraz melensin sıpa....
Neyse ben yine filmlere başlayayım..
Yoksa laf uzar gider...
HACKSAW RIDGE / SAVAŞ VADİSİ (2016)
6 adaylığı var; en iyi film, yönetmen, erkek oyuncu, kurgu, ses kurgusu ve ses miksajı dallarında.
Gerçek yaşamdan alıntı yapılarak çekilen bu film ne kadar savaş filmi olarak gözükse de savaş karşıtı bir pasifistin kendi inançları uğruna verdiği mücadeleyi anlatıyor.
Genç bir delikanlı görüyoruz filmde; Desmond T. Doss (Andrew Garfield).
Filmin ilk yarısında aile ilişkilerini, aşık oluşunu ve inançları doğrultusunda savaşa katılabilmek için verdiği mücadeleyi izliyoruz.
Güzel bir gülüşü var aslında, yapmaya çalıştığı şeyi komik buluyorum ilk önce ve o güzel gülüş nedense ukalaca geliyor bana... Sonra kendini, inancını anlattıkça o gülüşün de bende masumlaştığını fark ediyorum.
Bir insanı anlayabilmek nasıl da değiştiriyor bizdeki izlenimini...
Savaşa gidecek ama silaha hiç dokunmayacak diye içten içe garipleştirirken kendimde konuyu, dinledikçe anlamlı bir hal almaya başladı...
Filmin ikinci yarısında da savaşı izliyoruz zaten...
Görüntüler oldukça gerçekçi, sinemada izlesem herhalde kafamı sağa sola çekerdim... Savaş varsa dolayısıyla kan da var... Sırf bu sebepten savaş filmlerini sevmemem ve uzak durmam zaten...
Filmde gereksiz uzayan hiçbir şey yok aslında... Her şey yerli yerinde gibi... Tamam gerçek hayattan alıntı ve gerçekten bir zafer kazanmışlar ama onu öyle bir yansıtmışlar ki filmin sonunda, Amerika mucizeleri seviyor dedim içimden :) İtiraf ediyorum...
Filmin sonunda filmdeki karakterlerin gerçek sahiplerine yer vermişler ki konuşmalarını sevdim. Filme güç katmış...
İyi bir film olmasına rağmen Mel Gibson'un yönetmen koltuğunda bu ödülü kucaklaması biraz zor gibi sanki.... Andrew Garfield'te filmin ikinci yarısında bebek surat haline rağmen savaş sahnelerinde gösterdiği performansı iyi olmasına rağmen şans yakalaması mucize olur hissindeyim ama bakalım...
Sonuç olarak ben bu filmi SEEEEVVDDDİİİMMMM, savaş filmlerini seviyorsanız zaten kaçırmayın derim... Savaş sevmem ama ilginç bir hikaye diyenlere de bir şans verin diyebilirim...
NOCTURNAL ANIMALS / GECE HAYVANLARI (2016)
Filmin tek adaylığı mevcut; en iyi yardımcı erkek oyuncu kategorisiyle Michael Shannon...
Film psiko-gerilim tarzında diyebiliriz....
Zaman içinde zamanlar var... Geçmiş, şimdi ve bir senaryosal zaman...
İlk önce başlangıcından başlayayım yorumlamaya... O dans eden çıplak kadınların filmin başında ne işleri vardı, ismine uygun bir gönderme miydi hiç anlamadım... Hoş bir ara senaryosal zamanda yere ait bir görüntü olsa da kel alaka yine de :)
Susan (Amy Adams) ilişkisinde mutsuz bir kadın olarak çıkıyor karşımıza.... Eski eşi Edward (Jake Gyllenhaal) 'dan aldığı bir senaryoyla kendi sorgulaması da başlıyor. Senaryo evli bir çiftin genç kızlarıyla birlikte yapmış olduğu yolculuk esnasında 3 psikopat adam tarafından uğradıkları saldırıyı anlatıyor. Susan senaryoyu okurken konuyu eski evliliği ile ilgili içselleştiriyor ve geçmişini, yaptıklarını sorguluyor... Edward'ta bunu istiyor olsa gerek...
Gerilimi azalmayan bir film bu kesin... Kadının buhranını, pişmanlığını daha çok izlemek isterdim aslında.... Geçmiş bağlantıları güzel kurulmuş ama şimdiye ait zamanla sonuç ilişkileri daraltılmış gibi geldi bana... Sonuca odaklanmışım demek ki ben filmi izlerken..
Şerif Bobby rolüyle izlediğimiz Michael Shannon'un senaryosal zamanı iyi kotardığı kesin... İyi bir imza derdinde ki, bu kısmı sebep-sonuç ilişkisiyle iyi kotarılmış....
Sonunu bana bırakan filmlerde bir geriliyorum ben, iyi mi kötü mü kararsızlığında kalıyorum... Bu filmde de al dediler sen çıkart sonucu... Ne oldu, nereye bağlandı düşün bakalım... Kaldım öylece bir süre anlayacağınız... Zaten filmi gece izlemem hataydı :)
İntikamın en kötüsü yalnız, psikolojik intikam... Bu filmden sonra buna karar verdim :)))
Sonuç olarak ben bu filmi AZZZZ SEEVVVDDDİİİİMM, izleyip izlememe kararını size bırakıyorum efenim....
Bugünlük bu kadar olsun...
Kendinize iyi bakın ♥